BABA

Haz 16, 2025 - 19:33
 0  3
BABA
Geçtiğimiz pazar Babalar Günü’ydü.” Baba”, hepimizin hayatında önemli yeri olan, genellikle ailenin reisi; geleneksel aileyi temsil eden, yöneten; ailenin maddi manevi her şeyinden kendini sorumlu ve yetkili gören sosyal bir konumlanış. Çocukluğumuzun idolü, modeli; gençliğimizi sorgulanan, muhalefet ve isyan edilen otoritesi; orta yaşlarımızın kahramanı babalarımız. Her çocuk biraz babasına benzer, babasını örnek ve model alır; ancak sorgulamaksızın itaat ettiğimiz babamız kimi zaman ters düştüğümüz, kıyasıya eleştirdiğimiz, duygusal olarak kopuşlar, kırılmalar yaşadığımız, bazen konuşamadığımız en yakınımızdaki kişidir. Çocukluk yıllarında aşkla bağlandığımız babamız, gençlik yıllarımızda zihinsel, düşünsel, kültürel farklılaşmalara gittiğimiz, kuşak çatışması yaşadığımız “eski, geri fikirli” biri olur babamız. Aile içinde maddi manevi gücü elinde bulunduran babamız, çoğu zaman özgürlüğümüzü kısıtlayan, yaşam tarzımıza müdahale eden, etmeye çalışan biridir gençlik yıllarımızda. Biz, onun kaygılarını çoğunlukla anlayamayız; o bizim kendimiz olma, kendi hayatımızı yaşama, kendimizi var etme arzumuzu, yönelimlerimizi anlayamaz, seçimlerimize saygı duyup anlayış gösteremez. Dünya ve toplum değişirken babalarımız eski dünyanın, geçmişteki değer yargılarının, kendi yaşamında içselleştirdiği hayat görüşünün, zamanının değerlerinin, değer yargılarının insanıdır. Genç kuşak olarak bizlerse, yeni fikirlerin, yeni hayatın getirdiklerinin heyecanı, coşkusuyla kendimizi var etme, özgürleştirme, eski kuşakların zevklerinden, giyim kuşamından, kültüründen kopmanın uğraşı, mücadelesi içindeyizdir. Bu ve benzeri durumlar, genç çocukla baba arasında uzlaşmaz olduğu sanılan çelişkiler yaratır. Bu çelişkiler yer yer çatışmalara yol açar. Babayla çocuğu arasında duygusal, düşünsel uzaklaşma, kopukluklar meydana gelir. Bu sarsıntılı ilişki durumu, hayatımızın genç yıllarında babalara karşı bazen cephe alacak kadar derinleşir. Ancak belli bir olgunluk yaşına geldiğimizde babamızı “anlama”ya çalışırız. Onun bazı görüşlerini anlayışla karşılarız. Birçok konuyu konuşabilir, tartışabilir duruma geliriz. Babamızın da bize karşı sert, katı tutumu yumuşar. Bize daha sevgiyle, anlayışla yaklaşır. Böylelikle baba çocuk ilişkisi inişli çıkışlı bir seyir izler. Babalar, genellikle çocuklarından koşulsuz itaat ve saygı bekler. Tartışılmak, eleştirilmek, sorgulanmak istemez bir otorite olarak babalar aslında demokratik birey ve demokratik toplum olma yolunda da ayırdında olmadan, engelleyici, tutucu bir rol oynar. Baba(larda) ki yetki ve otoriteyi kaybetme korkusu, endişesi babayı antidemokratik, hoşgörüsüz, toleransı az biri haline getirir. Babaların tarih boyunca ailede oynadığı rol, devletleri yönetenlerin tavrına, yönetme anlayışına benzer. Katı, sert, tek belirleyici olarak yönetme anlayışı her yerde sert muhalefet yaratır. Bu da, gerek toplum, gerek aile örneğinde olsun, bir soruna işaret eder. Ailenin tüm bireylerinin söz, karar, yetki sahibi olması, belli ölçüler içinde mümkündür. Örneğin, babanın yetkisini eşiyle ve yaş ve zihinsel durumlarına göre çocuklarıyla paylaşabilmesi aile içinde daha iyi diyalog, anlayış, uzlaşma, sevgi ve saygının yolunu açar; sorumluluk bilincini geliştirir. Bu da ailenin tüm bireyleri için daha sağlıklı sonuçlar doğurur. Toplumlar da böyledir; birlikte yönetmenin yollarını açmak, toplumdaki gerginlik ve çatışmaları azaltır, iç barışı geliştirir. Aile, toplumun yapı taşlarından biridir; modern, çağdaş aile geleneksel aile yapısının geri, antidemokratik yanlarından kurtulmakla gerçekleşir. Bununla birlikte günümüz toplumlarında, özellikle Türkiye toplumunda “baba”nın tarihsel konumlanışı, rolü sorgulanıyor, değişime zorlanıyor. Çocuklar, aile içinde artık daha serbest, özgür, daha çok söz sahibi oluyorlar. Ancak, bu durum da başka sorunlara yol açıyor. Sorumluluk taşımayan özgürlük ve sorgulanmayan, eleştirilmeyen, diyalog-tartışma süreci gerçekleşmeyen aile ilişkilerinde çocuklarla ebeveynler arasında yine kopukluklara, çatışmalara yol açıyor. Özellikle babaların söz karar, yetki otoritesi elinden alınıyor ya da kısıtlanıyor. Eşler, aile içinde söz sahibi oluyor; çocukların doğru yanlış, haklı haksız tüm tavır ve tutumları hayat buluyor; tüm istekleri karşılanmaya çalışılıyor; böylelikle ailede sorumluluk almayan çocukların kişilikleri oluşmuyor, olgunlaşmaları gecikiyor.” Otoriter, sert, katı, uzlaşmaz baba”nın gücü kırılıyor; ailedeki rolü epeyce daralmış baba olgusu yaşanıyor. Babalara veya “babalık” kavramına dair sosyolojik, felsefi boyutları dışında bir şey var ki, o da babalarımızın bizler için çok değerli, çok özel varlıklar olduğudur. Kişiliğimizi, alışkanlıklarımızı babalarımızdan etkilenerek oluşturuyoruz.( Özellikle erkek çocuklar olarak) Hayatımızın her döneminde belirleyici kararları, müdahaleleriyle bizi “biz” yapan babalarımızın değeri, önemi tartışılmaz. Ailede demokratik işleyişi gerçekleştiren, çocuklarıyla kendini statü olarak eşitleyebilen, sevgisini çocuklarına verebilen, gösterebilen fedakar, emektar babalara selam olsun!

Tepkiniz Nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmeme Beğenmeme 0
Sevgi Sevgi 0
Komik Komik 0
Kızgın Kızgın 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0